15 Aralık 2014 Pazartesi

Siyasal Sistemler: Hindistan


Genel ve Coğrafi Bilgiler
Hindistan ya da resmi adıyla Hindistan Cumhuriyeti, Güney Asya’da bulunan önemli bir ülkedir. Dünyanın en büyük 7. coğrafi alanı ve 1,2 milyarlık popülasyonu ile Çin’in ardından en büyük 2. nüfusuna sahip olan olan Hindistan[1], çok partili parlamenter demokratik sistemi nedeniyle aynı zamanda dünyanın en büyük demokrasisi olarak da kabul edilmektedir. Güneyinde Hint Okyanusu, batısında Umman Denizi ve Pakistan, kuzeydoğusunda Çin Halk Cumhuriyeti, Nepal ve Bhutan ve doğusunda Bengal Körfezi, Bangladeş ve Myanmar gibi ülkelerin bulunduğu Hindistan, aynı zamanda Sri Lanka, Maldivler ve Endonezya’ya çok yakın konumdadır.[2]

Dünya Bankası verilerine göre, 2013 yılı itibariyle dünyanın en büyük 10. ekonomisine sahip olan Hindistan[3], yine Dünya Bankası 2013 verilerine göre kişi başına düşen gelir açısından ise ancak 148. sırada kendisine yer bulabilmektedir.[4] Hindistan, UNDP’nin 2014 yılı için hazırladığı insani gelişmişlik endeksi kriterleri açısından da kendisine 135.’lik gibi çok alt sıralarda yer bulabilmiştir.[5] Görüldüğü üzere, Çin’e benzer şekilde total makroekonomik verilerde en üst sıralara yükselebilse de, Hindistan birçok sosyal sorunun yaşandığı tezatların ve eşitsizliklerin ülkesidir. Ayrıca bu ülkedeki dini çeşitlilik (bu noktada Hindistan’ın dünyanın en kalabalık Müslüman nüfusa sahip 2. ülkesi olduğu vurgulanmalıdır), zaman zaman çeşitli sosyal ve siyasal sorunlara da kaynaklık edebilmektedir. Ülkedeki yüzde 80 oranındaki Hindu inancına mensup nüfusun dışında, yüzde 13,4 oranında Müslüman, yüzde 2,3 oranında Hıristiyan, yüzde 1,9 oranında Sih, yüzde 0,8 oranında Budist ve kalan nüfus içerisinde birçok farklı dine mensup kişiler bulunmaktadır.[6] Nüfusun fazla olması nedeniyle, bu küçük gibi algılanan dini azınlıklar, aslında yüzbinlerce hatta milyonlarca kişiye denk düşmektedir. Yine ülke dil çeşitliliği açısından da son derece heterojendir. 100’ün üzerinde yaşayan dile sahip olan Hindistan’da, her eyaletin 3 adet resmi dili bulunmaktadır.[7]

Hindistan haritası

Tarihçe
Hindistan tarihi çok gerilere uzansa da, Hindistan’ın modern tarihi 1857-1858 yıllarında ülkede İngiliz koloni idaresinin kurulmasıyla başlar. Bu dönemin Hindistan üzerinde kötü bazı tecrübeleri olmakla beraber, Hindistan’da modern bir bürokrasinin inşa edilmesi, ticaret ve özel mülkiyet geleneğinin başlatılması (British East India Company) ve İngilizce konuşan ve dünyaya açık bir nüfusun yetiştirilmesi gibi bazı unsurlar, koloni döneminden kalma önemli artılardır.[8] Hindistan Cumhuriyeti, bağımsızlığını ise 15 Ağustos 1947 tarihinde ilân etmiştir. Ülkenin ilk Cumhurbaşkanı Rajendra Prasad ve ilk Başbakanı Jawaharlal Nehru’dur. Elbette bu bağımsızlığın kazanılması kolay olmamış ve bunun öncesinde ülkenin Mahatma Gandhi’nin kişiliğinde sembolleşen önemli bir mücadele tarihi yaşanmıştır.  

Mohandas Karamchand Gandhi, 1869 yılında Hindistan’da Porbandar-Gucerat’ta doğmuştur.[9] Porbandar’da önemli bir siyasi konumu bulunan Karamchand Gandhi’nin oğlu olarak dünyaya gelen Mohandas Gandhi, Hindu felsefesini özümsemiş olan annesinin de etkisiyle, küçük yaşlardan itibaren vejetaryen olmuş ve tüm canlılara dostça yaklaşmak ve hoşgörülü olmak gerektiğine inanmıştır. Kast sisteminin üst sıralarında yer alan Vaishya sınıfına dahil olan Gandhi ailesi, ekonomik ve sosyal statü olarak oldukça iyi bir konumdadır. 1883 yılında Gandhi henüz 14 yaşındayken mahalleden arkadaşı olan yaşıtı Kasturba Makhanji ile evlenmiştir. Ömür boyu evli kalacak çiftin 4 oğulları olacaktır (1888 doğumlu Harilal Gandhi, 1892 doğumlu Manilal Gandhi, 1897 doğumlu Ramdas Gandhi ve 1900 doğumlu Devdas Gandhi). Gençliğinde vasat bir öğrenci olan Mohandas Gandhi, Bombay Üniversitesi’nde oldukça başarısız başlayan hukuk eğitimine İngiltere’de University College London’da devam etmeye karar verir ve 18 yaşında karısıyla beraber İngiltere’nin yolunu tutar. İngiliz edebiyatına, uygar şehir yaşamına ve adetlerine hayranlık besleyen ve kısa sürede buraya uyum sağlayan Gandhi, yine de vejetaryenliğinden vazgeçmemiş ve İngiliz Vejetaryenler Derneği’nde yönetici dahi olmuştur.

İngiltere’de eğitimini başarıyla tamamlayan Gandhi, buradaki yıllarında yalnızca Batı felsefesi ve politik düşüncesiyle tanışmakla kalmamış, aynı zamanda Hinduizm başta olmak üzere tüm önemli dinleri geniş çapta araştırmıştır. Galler ve İngiltere barosuna kabul edildikten sonra Hindistan’a dönen Gandhi, ülkesinde avukat olarak çalışmaya başlamış, ancak kast sistemi başta olmak üzere ülkesine özgü farklılıklar ve gerilikler nedeniyle mesleğinden istediği hazzı alamadığı için daha sonra okul öğretmenliği yapmaya başlamıştır. 1893 senesinde Güney Afrika’da bulunan bir Hint firmasından hukuk danışmanlığı teklifi alan Gandhi, teklifi kabul ederek Güney Afrika’da Natal’a gitmiştir. Güney Afrika tecrübesi Gandhi’nin hayatını değiştiren çok önemli bir olaydır. Güney Afrika’ya gidene dek siyasal konularda oldukça çekingen ve muğlak bir tavrı bulunan Mohandas Gandhi, burada apartheid sistemini ve zencilere yönelik baskıları görünce, zaten Hinduizm etkisiyle küçük yaştan beri merak saldığı barış ve hoşgörü yanlısı düşüncelerini netleştirmiş ve bu görüşleri siyasal bir düzleme oturtmaya başlamıştır. Güney Afrika’da bir seyahati sırasında birinci sınıf vagona oturmasına izin vermeyen tren görevlileri ve polislerle kavga etmesi, onun hayatındaki ilk siyasal eylemi olacaktır. Güney Afrika’da Hint komünitesinin yaşadığı Durban’da Hintlilere oy hakkı verilmemesine ilişkin bir yasanın geçmesi nedeniyle Gandhi, Hindistan’a dönüş planlarını ertelemiş ve Güney Afrika’da siyasal faaliyetlere başlamıştır. Buradaki Hintlileri örgütleyen ve tek siyasal güç olan Natal Hint Kongresi’ni kuran Gandhi, yaptığı yayınlarla ayrımcı İngiliz politikalarını dünya kamuoyuna duyurmuştur. Hintlilerin tam vatandaşlık haklarının verilmesi için Boer-İngiliz Savaşları süresince İngilizlere cephe gerisinde yardımda bulunmak üzere bir 1000 kişilik bir Hintli ekibi kurduran Gandhi, savaş sonrası İngilizlerin hakları konusunda bir şey yapmaması üzerine büyük bir hayal kırıklığına uğramış ve çok sevdiği ve hayran olduğu İngilizlere duyduğu güven sarsılmıştır.  

Bir sivil itaatsizlik tekniği olan Satyagraha stratejisini bu yıllarda geliştiren Gandhi, 1906 yılından başlayarak Güney Afrika’daki Hintlileri tam vatandaşlık haklarının olmadığını belirten nüfus cüzdanlarını polislerin gözü önünde toplu olarak yırtmaya, çöpe atmaya ve yakmaya yönelik eylemler düzenlemiş ve bu gösteriler nedeniyle birçok kez gözaltına alınmış ve dayak yemiştir. Hintlilerin bu pasif ancak etkili direnişleri nedeniyle, İngiliz otoriteleri sonunda Gandhi ile anlaşmak zorunda kalacak ve Gandhi ilk siyasal zaferini elde edecektir. 1915 yılında Güney Afrika’da yaşayan bazı Hintlilerin katıldığı bir “ashram” kuran Gandhi, kast sistemi ve ten rengine dayalı ayrımcılığı yok sayan komünal yaşam alanı sayesinde, bir kez daha dünya medyasının gündemine gelmiştir. Gandhi mücadelesine devam etmek için ülkesine döner ve ülkesinde 1885’ten beri örgütlenen Hindistan Ulusal Kongresi’nin önemli siyasal liderleriyle görüşmelere başlar. Artık amaç Hindistan’ın bağımsızlığıdır…

Efsanevi bir lider: Mahatma Gandhi

Birinci Dünya Savaşı’nda tam vatandaşlık haklarının elde edilmesi için Hintlileri İngilizlerin yanında savaşmaya davet eden Gandhi, savaş sonrası İngilizlerin tutumu değişmeyince İngilizlere asla güvenilmeyeceğine kesin olarak kanaat getirmiştir. Champaran ve Kheda’da yaktığı bağımsızlık ateşiyle geniş kitlelerden destek gören Gandhi, 13 Nisan 1919 tarihinde yaşanan Amritsar Katliamı’na rağmen barış yanlısı pasifist mücadele stratejisinden vazgeçmemiştir. 13 Nisan 1919 tarihinde Mohandas Gandhi öncülüğünde örgütlenen Hindistan'ın bağımsızlığı yanlısı bir sivil itaatsizlik eylemi nedeniyle İngiliz askerlerinin meydanda toplanmış halka acımasızca ateş açmasıyla vuku bulan bu olay nedeniyle, İngiliz generali Reginald Dyer ve İngiltere hükümeti dünya kamuoyunda lanetlenecek ve Hindistan bağımsızlık hareketi güçlenecektir. Bu olay sonrasında Hindistan Kongre Partisi’nde bir grup silahlı mücadeleyi savunurken, Hindistan Ulusal Kongresi’nin liderliğine yükselen Gandhi olaya ağırlığını koyarak, bağımsızlık savaşının sivil itaatsizlik yoluyla devam etmesini sağlamıştır. Swadeshi politikasıyla İngiliz malları başta olmak üzere yabancı malların satın alınmamasını sağlayan Gandhi, düzenlediği tuz yürüyüşleriyle de tüm ulusun desteğini sağlamış ve Hint halkının gözünde bir öncü ve önder haline gelmiştir. Bu eylemler neticesinde, İngiliz hükümetini Hindistan’da temsil eden Lord Edward Irwin, Gandhi ile 1931 yılında bir anlaşma yapar ve bu anlaşmayla barış eylemlerine katılan tüm siyasal suçlular serbest bırakılır. Ayrıca Gandhi, Londra’da İngiliz Parlamentosu’na da davet edilir. Gandhi Londra’ya son bir umutla gider, ancak görüşmelerde Hindistan’ın bağımsızlığına yönelik karşı bir tavır olduğunu fark ederek, kısa süre sonra ülkesine geri döner.

Lord Irwin’in yerine göreve gelen Lord Willingdon, Hintli bağımsızlıkçıları silah zoruyla bastırabileceğine inanan bir kimsedir. Ancak İngilizler silahlarına davrandıkça, Hintliler daha da büyük bir azimle bağımsızlıkları için pasif direnişlerine devam etmektedirler. Bu dönemde Gandhi’nin cılız vücudu, adeta Hint ulusunun sembolü haline gelmiş ve Gandhi’nin hükümetin sert politikalarına karşı başlattığı açlık grevleri sonucunda, Gandhi’nin ölmesi durumunda bir iç savaş yaşanabileceğindan korkan İngilizler, her seferinde onun sözünü dinlemek zorunda kalmışlardır. Ancak yine bu dönemde fanatik Hindu milliyetçileri de türemeye başlamış ve Gandhi’nin hayatına yönelik üç başarısız suikast girişimi yapılmıştır.

Hindistan Kongre Partisi ise, bu yıllarda devletçi ekonomiye dayalı ve Müslümanlarla Hinduların ayrı yaşayacakları federatif bir devlet kurma planları yapmaktadır. Ancak Gandhi, Müslüman ve Hinduların ayrılmadan bir arada yaşayabileceğine inandığı için, bu dönemde partiye büyük tepki gösterir. Bu tartışmalar alevlenmeye başlamışken, çıkan İkinci Dünya Savaşı nedeniyle Hindistan’da savaşta izlenecek strateji tartışmaları ön plana çıkar. Kongre Partisi’nde bir grup İngilizler yanında savaşa girilmesini desteklerken, Gandhi, özgürlük adına savaştığını iddia edenlerin Hindistan’da özgürlüğe izin vermediklerini söyleyerek, savaşta tarafsız kalmayı tercih eder. Bu nedenle İkinci Dünya Savaşı süresince Hindistan’ın bağımsızlığına yönelik propagandanın dozu arttırılır. İngilizlerin Hintli protestoculara ateşle karşılık verdiği büyük eylemler sonrası Hintli bağımsızlık savaşçıları yüzlerce İngiliz asker ve polisini öldürür. Gandhi, bu anarşinin durdurulması için yaşlı ve yorgun vücuduna rağmen yeni bir açlık grevine başlar. Bu grev nedeniyle ortalık biraz olsun yatışır, ancak Gandhi’yi karısının ölümü nedeniyle yine üzücü günler beklemektedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası Hindistan’a bağımsızlığının verileceğinin belli olması sonrasında, Müslüman ve Hindu toplum liderleri arasında görüşmeler ve pazarlıklar başlamıştır. Gandhi, görüşmeler boyunca tek birleşik bir Hindu ve Müslüman Hindistan devletinde diretmesine karşın, sokaklarda her iki tarafın fanatikleri birbirini acımasızca öldürmektedir. Gandhi’nin “kansız devrim” ve demokrasi stratejisi tam da başarıya ulaşmak üzereyken, binlerce kişi kadın-çocuk demeden sokaklarda birbirini katletmektedir.

Gandhi’nin son açlık grevi nedeniyle çatışmalar yatışır, ancak birleşik bir Hindistan’ın kurulması artık çok zordur. Gandhi’nin birleşik Hindistan düşleri aslında Müslümanlardan da destek bulmasına karşın, artan iç çatışma ve Muhammed Ali Cinnah’ın ayrılma yanlısı güçlü liderliği nedeniyle bağımsız Hindistan henüz kurulma aşamasında Hindistan ve Pakistan olmak üzere ikiye ayrılır. Gandhi bu durumdan hoşnut değildir ve Hindistan’ın kurulmasını kendi başına keder içinde izlemektedir. Pakistan’la birleşme olabilmesi için Cinnah’la yapacağı temaslar ve verdiği barış mesajları ise onu Hindu milliyetçilerinin hedefi haline getirir. Sonuçta 1948 yılında bir Hindu fanatiği tarafından öldürülür. Mahatma yani “yüce ruh” lakabı uygun görülen Gandhi, gerçekten de hayatı boyunca yüce bir ruh sahibi olduğunu ispatlarcasına haksızlıklara ve eşitsizliklere karşı barışçı yollarla mücadele etmiş ve farklılıkların bir arada yaşama engel olmadığını savunmuştur. Dünya siyasetine bıraktığı en önemli miras da bu hoşgörülü ancak azimli mücadele tavrıdır.

Jawaharlal Nehru

Gandhi sonrasında Kongre hareketinin lideri ve ülkenin ilk Başbakanı Jawaharlal Nehru olmuştur. Öldüğü 1964 yılına kadar iktidarda kalan Nehru, Hindistan’ın kalkınması yolunda önemli adımlar atmış ve Hindistan’ın üçüncü dünyacı dış politik çizgisinin netleşmesini sağlamıştır. Bu dönemde Bağlantısızlar Hareketi’nin lider ülkelerinden olan Hindistan, her iki blokla da dostane ilişkiler kurabilmeyi başarmış ve dünya siyasetinde yükselen bir ülke olarak dikkat çekmiştir. Nehru’nun ölümünün ardından yerine kızı Indira Gandhi (Nehru ailesi, saygı gereği Gandhi soyadını kullanmaya başlamıştır) geçmiş ve kendisi Hindistan’ın ilk kadın Başbakanı olmuştur.[10]

En az babası kadar otoriter bir politikacı olan Indira Gandhi, yoksulluğu yok etmek adına hayata geçirdiği politikalarla özellikle fakir kesimden büyük destek almasına karşın, giderek artan otoriter yönetiminin ülkede yarattığı sorunlar, 1975 yılında ülkede olağanüstü hal ilan edilmesine neden olmuştur. Yine hızla artan nüfusun kontrol altına alınması için kısırlaştırma politikalarının uygulanması, Indira Gandhi döneminin en önemli ve akılda kalan icraatlarındandır. 1977 yılında 2 yıllık olağanüstü halin ardından demokrasiye dönen Hindistan’da, yapılan seçimleri 30 yıllık Kongre iktidarını yıkan (yeni kurulan) Bharatiya Janata Partisi (Hindistan Halk Partisi-BJP) kazanmış, ancak  bu hükümetin tecrübesizliği nedeniyle başarısız olması neticesinde, 2 yıl içerisinde Indira Gandhi yeniden iktidara dönmüştür. Indira Gandhi’nin ikinci döneminde ülkedeki istikrarsızlıklar, farklı etnik-dini gruplar arasında çatışmalar ve Punjab (Pencab) ve Keşmir bölgesindeki sorunlar nedeniyle daha da artmış, nitekim 1984 yılında Gandhi, Punjab bölgesinde bir kez daha olağanüstü hal ilan etmek zorunda kalmıştır.[11] Amritsar’daki Sih tapınağına bir askeri operasyon da düzenleten Indira Gandhi, birkaç ay sonra Sih bir korumasının suikasti sonucu öldürülmüştür. Ülkeyi neredeyse babası kadar (17 yıl) uzun bir süre yöneten Indira Gandhi, babasına göre daha çatışmacı ve sert politikalar izlemiştir. Ölümünün ardından, yerine oğlu Rajiv Gandhi geçmiştir.

Indira Gandhi

1984 seçimlerinde, annesine yönelik suikastin yarattığı atmosfer içerisinde büyük bir zafer kazanan Rajiv Gandhi, büyükbabası ve annesinin devletçi-sosyalist uygulamalarını serbest piyasa reformlarıyla değiştiren ve 5 yıl iktidarda kalan önemli bir isim olmuştur.[12] 1991 yılında bir Tamil suikastçisi tarafından öldürülen Rajiv Gandhi’nin ölümü ve Hindistan Ulusal Kongresi’nin (Hindistan Kongre Partisi) zayıflaması üzerine, ülkede koalisyonlar dönemi başlamış ve bu dönemde Kongre’nin herkesi kucaklayan seküler vizyonuna güçlü bir alternatif geliştiren Hindu milliyetçiliği çizgisindeki Bharatiya Janata Partisi (Hindistan Halk Partisi-BJP), Hindistan siyasetinde daha ön plana çıkmaya başlamıştır. Bilhassa ülkedeki Hindularla diğer gruplar arasında yaşanan etnik-dini temelli çatışmalar (1992 Ayodha, 2002 Gucerat ve 2008 Mumbai olayları buna örnek gösterilebilir), çoğunluğu temsil eden BJP’nin elini güçlendirmiş ve bu partinin seçim zaferlerinde kilit rol oynamıştır.[13] 2004 ve 2009 yıllarında Rajiv Gandhi’nin İtalyan asıllı dul karısı Sonia Gandhi liderliğinde yeniden siyaset sahnesinde ağırlığını hissettiren Kongre Partisi, yurtdışında doğması nedeniyle BJP’nin aleyhine başlattığı kampanya sonrasında Başbakanlık koltuğunu bir süre sonra Sih bir politikacı olan Manmohan Singh’e bırakan Sonia Gandhi'nin liderliğinde ülke siyasetinde en temel 2 siyasal yapıdan biri olmaya devam etmiştir.[14] Şimdilerde Kongre Partisi’nin liderliğini ise Sonia Gandhi’nin oğlu Rahul Gandhi yapmaktadır.

Hindistan’da 7 Nisan-12 Mayıs 2014 tarihleri arasında 9 aşamada gerçekleştirilen genel seçimlerin[15] sayım işlemi 16 Mayıs’ta sonuçlanmış ve Bharatiya Janata Partisi (Hindistan Halk Partisi-BJP), 5 hafta süren seçimler sonucunda 282 milletvekili çıkararak, hükümeti kurmak için gereken asgari 272 milletvekili sayısını tek başına aşmıştır.[16] Böylece BJP’nin Başbakan adayı ve 2001 yılından itibaren Gucerat Eyalet Başbakanlığı’nı yürüten Narendra Modi, 26 Mayıs 2014 tarihinde yemin ederek Hindistan Başbakanı olarak görevine başlamıştır.

Narendra Modi

Siyasi Yapı
Hindistan, 15 Ağustos 1947 tarihinde bağımsızlığını kazanmış ve 26 Ocak 1950 tarihinde kabul ettiği anayasası ile bugünkü modern Hindistan Cumhuriyeti’ne dönüşmüştür. Halen İngiliz Milletler Topluluğu’nun bir üyesidir.[17] Hindistan anayasası, İngiliz yazılı olmayan anayasacılık geleneğinden beslenen, ancak buna karşın, yazılı durumda ve dünyanın en uzun anayasası hüviyetindedir.[18] Federatif yapıda bir devlet olan Hindistan’da, yerel yönetimlerin farklı etnik-dini kimliklerin de etkisiyle aşırı güçlenmesi, zamanla “Center” adı verilen merkezi hükümetin zayıflamasına neden olmuş, bu nedenle ülkede geçmişte birçok defa olağanüstü hal durumları yaşanmıştır. Merkezi hükümete olağanüstü hal yetkisi tanıyan anayasaya dayanarak, ülkede 1962’de Çin’le, 1971’de Pakistan’la gerilen ilişkiler ve 1975-1977 yılları arasında Punjab bölgesinde sorunlar bahane edilerek üç defa olağanüstü hal ilan edilmiştir.[19]

Hindistan’da yetkileri büyük ölçüde sembolik düzeyde kalan bir Devlet Başkanlığı makamı da bulunmaktadır. Japonya ve Birleşik Krallık’ta olduğu gibi seremonik düzeyde yetkileri olan Hindistan’ın güncel Devlet Başkanı, ilk kadın Devlet Başkanı Pratibha Patil’in yerine seçilen ve 2012’den beri ofiste olan Pranab Mukherjee’dir.

Pranab Mukherjee

Hindistan’da yürütmeden sorumlu esas kişi ise Başbakan’dır. Tipik bir Westminster modeli olan Hindistan hükümeti, Başbakan ve Bakanlar Kurulu’ndan oluşur. Yasama seçimleri sonucunda Parlamento’da çoğunluğu elde eden partinin lideri Başbakanlık koltuğuna oturur. Ülkede halihazırdaki Başbakan ise Narendra Modi’dir.  

Çok partili parlamenter demokrasiyle yönetilen Hindistan’da, Parlamento’nun Eyaletler Meclisi (Rajya Sabha) ve Halk Meclisi (Lok Sabha) olmak üzere iki kanadı bulunmaktadır. Halk Meclisi 545 sandalyeye sahiptir ve seçimleri her 5 yılda bir yapılmaktadır. Halk Meclisi’ne Eyaletler’den en fazla 530 üye, Birlik Toprakları’ndan (Bölgelerden) ise en fazla 20 üye seçilebilmektedir.[20] Eyaletler Meclisi ise 250 sandalyeye sahiptir. Üyeleri genel seçimlerle değil, Eyalet Parlamentoları ve Birlik Toprakları tarafından seçilmektedir. Üyelerinin üçte biri her 6 yılda bir yenilenmektedir. Eyaletler Meclisi’nin 12 üyesi Cumhurbaşkanı tarafından atanmaktadır.[21] Hindistan’da seçme yaşı 18, seçilme yaşı Halk Meclisi için 25, Eyaletler Meclisi için 30’dur.

Ülkedeki seçim sistemi de fazlasıyla İngiliz modelinden esintiler taşımaktadır. Nitekim bu doğrultuda, ülke 543 seçim bölgesine bölünmüş ve çoğunluk sistemine (SMDP) uygun olarak, her bölgeden en fazla oyu alan adayın Parlamento’ya hak kazanması sistemi getirilmiştir.[22]  

İdari Yapı
Federal devlet yapısına sahip olan Hindistan, 29 Eyalet ile 7 Bölge’den (Birlik Toprakları) oluşmakta olup, eyaletler kendi hükümetlerine ve Parlamentolarına sahiptirler. Yönetim; Merkezi Hükümet ve Eyalet Hükümeti arasında bölüşülmüştür. Bölgeler ise Merkezi Hükümet’in yönetimi altında olup, Cumhurbaşkanı tarafından atanan Valilerce yönetilmektedir. Sadece Puducherry ve Federal Başkent olan Delhi, Bölge olmaların karşın, diğer 5 Bölge’den farklı olarak kabineye ve seçilmiş bir meclise sahiptirler.[23]


Hindistan Eyalet ve Bölgeleri

Siyasi Partiler
Ülkedeki siyasi partiler, “Ulusal Partiler” ve “Eyalet Partileri” olarak iki gruba ayrılmaktadır. Ulusal Partiler ülke çapında neredeyse her seçim bölgesinde seçimlere katılırken, Eyalet Partileri bir veya iki eyalette seçime giren yerel partiler konumundadır.[24] Parlamenterlerin parti değiştirmesi yasaklanmıştır. Ülkedeki en büyük iki siyasi parti; Gandhi-Nehru geleneğini takip eden merkez sol Hindistan Ulusal Kongresi (Kongre Partisi) ve Hindu milliyetçisi sağ geleneğe oturan Hindistan Halk Partisi-BJP’dir. Ayrıca son dönemde önemli bir çıkış gerçekleştiren Aam Aadmi (Avam Halk Partisi) de, kısa sürede siyasal arenadaki 3. önemli aktör durumuna gelmiştir.

Kongre Partisi, ülkenin “kurucu babaları” olarak görülen Gandhi ve Nehru ailelerinin kontrolünde şekillenen ve parti liderliğinin bu iki aile arasında paylaşıldığı bir siyasal organizasyon görünümündedir.[25] Uluslararası Politika Akademisi (UPA) uzmanı Yrd. Doç. Dr. Göktürk Tüysüzoğlu’na göre; “Laik bir dünya görüşünü yansıtan ve çağdaş sosyal demokrat değerleri savunan Kongre Partisi, Hindistan’a hâkim olan kast sisteminin toplumsal/siyasal etkinliğini en aza indirgemeye çalışan ve Hindu kimliğini (inancını) siyasetin dışına taşıyarak, ülkede yaşayan tüm etnik ve dinsel grupları kapsamı içerisine almaya çalışan bir ‘devlet partisi’ görünümündedir.”[26]

Son seçimleri kazanan Baharatiya Janata Partisi ise; Hindu milliyetçiliğine entegre olmuş sağ-muhafazakar bir parti olarak dikkat çeken, Kongre Partisi’ne göre daha yeni olmasına karşın, yıllar içerisinde yavaş ama istikrarlı bir gelişim seyri izlemiş ve özellikle kırsal kesimden çok ciddi bir destek sağlamayı başarmış bir parti görünümdedir. Yine Yrd. Doç. Dr. Göktürk Tüysüzoğlu’na göre; “Artan yolsuzluk, bir türlü istenen seviyeye varmayan ekonomik büyüme ile dine eklemlenen söylemler ve artan toplumsal huzursuzluğu belli bir potada eriterek seçim kampanyası izlemiş olan Baharatiya Janata (BJP), 2001 yılından bu yana Gucerat Eyaleti başkanı olan Narendra Modi önderliğinde oldukça başarılı bir kampanya yürütmüş ve tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde etmiştir.” [27] Ancak BJP’nin kimliğe dayalı politikalarının, ilerleyen yıllarda Hindistan’da bir toplumsal huzursuzluk dalgasına neden olacağını iddia eden güçlü eleştiriler de vardır.

Sonuç
Devasa nüfusuna rağmen, Çin Halk Cumhuriyeti’nden farklı olarak halen bir çok partili demokrasi hüviyetini koruyan Hindistan, kuşkusuz 21. yüzyıl dünya siyasetinin en önemli ülkelerinden birisi olacaktır. Ancak Hindistan’ın içerisinde yaşadığı etnik-dini bölünmelerin, iktidardaki Narendra Modi’nin Hindu milliyetçiliğine yaslanan sert söylemi ile birleştiğinde, ilerleyen yıllarda ülke içerisinde birçok ciddi soruna kaynaklık edebileceğinden endişe edilmektedir. Ayrıca bu ülkenin son dönemde silahlanma yolunda attığı adımlar[28], dış politik çizgisinde üçüncü dünyacılıktan izler taşıyan her iki blokla da iyi geçinme prensibi ve Pakistan'la varılan "nükleer denge" ışığında değerlendirildiğinde, günümüz dünya konjonktüründe şu an için net bir ifade kazanmamaktadır. Bu ülkenin bir diğer sorunu ise, ülke içerisinde inanılmaz ölçülerde bulunan ekonomik eşitsizliklerdir. Hindu inancı ve kast sistemi geleneği sayesinde bu eşitsizlikler bir nebze olsun tolere edilebilse de, ilerleyen yıllarda bu konu Hindistan'ın siyasal istikrarını bozan bir faktör haline gelebilir.

Yrd. Doç. Dr. Ozan ÖRMECİ


KAYNAKÇA
[1] “India”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/India.
[2] “Hindistan”, Vikipedi, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://tr.wikipedia.org/wiki/Hindistan.
[6] “India”, Wikipedia, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://en.wikipedia.org/wiki/India
[7] Tüysüzoğlu, Göktürk (2014), “Hindistan’da Dramatik Siyasal Değişim”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/hindistanda-dramatik-siyasal-degisim/.
[8] O’Neil, Patrick H. & Field, Karl & Share, Don. 2010. Cases in Comparative Politics (third edition). W. W. Norton & Company, s. 333.
[9] Bu eserden özetlenmiştir; Fischer, Louis. 1982. Gandhi His Life and Message for the World, New York: New American Library. Satın almak için; http://www.amazon.com/Gandhi-Message-World-Signet-Classics/dp/0451531701/.  Aktaran: Örmeci, Ozan (2009), “Mahatma Gandi”, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://ydemokrat.blogspot.com/2009/12/mahatma-gandhi.html.
[10] O’Neil, Patrick H. & Field, Karl & Share, Don. 2010. Cases in Comparative Politics (third edition). W. W. Norton & Company, ss. 337-338.
[11] O’Neil, Patrick H. & Field, Karl & Share, Don. 2010. Cases in Comparative Politics (third edition). W. W. Norton & Company, s. 338.
[12] O’Neil, Patrick H. & Field, Karl & Share, Don. 2010. Cases in Comparative Politics (third edition). W. W. Norton & Company, s. 339.
[13] O’Neil, Patrick H. & Field, Karl & Share, Don. 2010. Cases in Comparative Politics (third edition). W. W. Norton & Company, s. 340.
[14] O’Neil, Patrick H. & Field, Karl & Share, Don. 2010. Cases in Comparative Politics (third edition). W. W. Norton & Company, s. 340.
[15] Seçimler devam ederken yapılmış bir analiz için; http://politikaakademisi.org/2014-hindistan-genel-secimleri-devam-ediyor/.
[16] Seçim hakkında bir analiz için; http://politikaakademisi.org/hindistanda-modi-zamani/.
[17] “Hindistan’ın Siyasi Görünümü”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/hindistan-siyasi-gorunumu.tr.mfa
[18] O’Neil, Patrick H. & Field, Karl & Share, Don. 2010. Cases in Comparative Politics (third edition). W. W. Norton & Company, s. 341.
[19] O’Neil, Patrick H. & Field, Karl & Share, Don. 2010. Cases in Comparative Politics (third edition). W. W. Norton & Company, s. 342.
[20] “Hindistan’ın Siyasi Görünümü”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/hindistan-siyasi-gorunumu.tr.mfa
[21] O’Neil, Patrick H. & Field, Karl & Share, Don. 2010. Cases in Comparative Politics (third edition). W. W. Norton & Company, s. 344.
[22] O’Neil, Patrick H. & Field, Karl & Share, Don. 2010. Cases in Comparative Politics (third edition). W. W. Norton & Company, s. 345.
[23] “Hindistan’ın Siyasi Görünümü”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/hindistan-siyasi-gorunumu.tr.mfa
[24] “Hindistan’ın Siyasi Görünümü”, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://www.mfa.gov.tr/hindistan-siyasi-gorunumu.tr.mfa
[25] Tüysüzoğlu, Göktürk (2014), “Hindistan’da Dramatik Siyasal Değişim”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/hindistanda-dramatik-siyasal-degisim/.
[26] Tüysüzoğlu, Göktürk (2014), “Hindistan’da Dramatik Siyasal Değişim”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/hindistanda-dramatik-siyasal-degisim/.
[27] Tüysüzoğlu, Göktürk (2014), “Hindistan’da Dramatik Siyasal Değişim”, Uluslararası Politika Akademisi, Erişim Tarihi: 15.12.2014, Erişim Adresi: http://politikaakademisi.org/hindistanda-dramatik-siyasal-degisim/.

Hiç yorum yok: