23 Ekim 2010 Cumartesi

Milli Demokratik Devrim


Milli Demokratik Devrim; 1960'larda Yön ve TİP içerisinde yer alan Mihri Belli önderliğindeki grubun çabalarıyla gelişen ve Türk solunda büyük izler bırakmış bir sol fraksiyon ve devrimci stratejiye verilen isimdir. MDD birçok yönden Yön Hareketi'ne benzemesine karşın sanırım ayrı olarak incelemeyi hak etmektedir. MDD beyin takımı içerisinde Ahmet Say, Muzaffer Erdost, Vahap Erdoğdu ve Muvaffak Şeref başka önemli isimler de yer almıştır. Hareketin kurucusu ve lideri Mihri Belli eski TKP ve TİP üyesi olan uzun yıllar Amerika'da kalmış ve Yunanistan İç Savaşı'nda aktif olarak çarpışmış aktivist bir devrimcidir. Belli 1960'larda önce Yön Hareketi ile flört etmiş ancak özellikle 12 Mart sonrası ordudan ilerici bir hareket beklenmeyeceği düşüncesiyle gerilla tipi mücadele düşüncesine ağırlık vermiştir. Ancak bu dönem aynı zamanda üniversite gençliğinden oluşan MDD ekibinin dağılması sürecine denk gelmektedir.

TİP içinde “demokratik devrimciler” olarak da bilinen Reşat Fuat-Mihri Belli grubuna mensup kadroların, TİP’den Aren-Boran kliği tarafından tasfiye edilmesi ve Yön Dergisi’nin kapatılması sonrası; MDD tezini benimseyenler 1960'larda Türk Solu dergisi etrafından birleşmiş ve Fikir Kulüpleri Federasyonu'nun kurulması sonrası siyasete aktif olarak kanalize olan gençliğin büyük ilgisiyle karşılaşmıştır. Gençlik bu dönemde TİP'in revizyonist sosyalizm anlayışı ve iktidarı ele almak için demokratik metotları savunan yapısından hoşnutsuz olmuş ve Yön Hareketi'nin orduya dayanan elitist yapısından uzaklaşarak MDD stratejisine sarılmıştır. Ayrıca Belli ve ekibinin Deniz Gezmiş, Mahir Çayan gibi gençlik önderlerini yanlarına çekmek için büyük çaba göstermeleri de MDD’nin popüler olmasında etkili olmuştur. Türkiye Devrimci Gençlik Federasyonu 1969 yılından başlayarak MDD ekibinin en büyük kaynağı olmuş ve burada siyasal olarak sosyalleşen gençler Mihri Belli ve ekibiyle tanışmıştır. MDD aynı Yön Hareketi gibi milli demokratik devrimi ve sömürge düzenine karşı birleşik bir cepheyi savunmuştur. Özellikle gerici saldırıların artması ve 12 Mart sonrası MDD’den kopan gençler kendi silahlı örgütlerini ve illegal siyasal partilerini kurmuş ve zayıflıklarına karşın aventürist bir devrim anlayışı benimsemişlerdir. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının kurduğu Türk Halk Kurtuluş Ordusu, Mahir Çayan önderliğinde şekillenen THKP-C ve Doğu Perinçek liderliğinde Maoist grubun oluşturduğu Proleter Devrimci Aydınlık grubu (Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi) bu dönemin MDD stratejisini benimsemiş en önemli gruplarıdır. Yine İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşlarının kurduğu ve Kemalizm'den uzaklaşma konusunda en istekli görünen TKP/ML-TİKKO grubu da incelemeye değer bir oluşumdur.

Milli Demokratik Devrim tezinin oluşmasında kuşkusuz o dönemlerde yapılan Türkiye’nin sosyoekonomik düzenine ve sınıfsal yapısına ilişkin tartışmaların büyük rolü olmuştur. MDD’ciler Türkiye’yi emperyalizmin etkisinden tam anlamıyla kurtulamamış ve feodal yapısı ağır basan bir yarı-müstemleke olarak nitelendirdikleri için sosyalist devrim’in gerçekleşmesinin imkansız olduğuna ve Türkiye’de emperyalizme, feodalizme ve komprador burjuvaziye karşı anti-emperyalist, anti-feodal, milli bir devrimin gerekliliğine inanıyorlardı. Bu nedenle feodal ilişkileri yok edecek ve sağlıklı bir kapitalizmin kurulmasına vesile olacak toprak reformu MDD’cilerin en çok üzerinde durduğu konular arasındadır. Çift aşamalı devrim stratejisi olarak da bilinen MDD düşüncesinin kurucusu olan Mihri Belli, Kemalizm’le ittifak yapılmasını bir zorunluluk olarak görüyor ve sosyalist devrim’in tam bağımsız ve gerçekten demokratik Türkiye’nin inşası sonrası sınıfsal çelişkilerin keskinleşmesiyle yapılabileceğini öngörüyordu. Bu nedenle MDD birleşik cephe’ye zarar veren sınıfsal politikalar peşinde koşan TİP’in karşısındaydılar ve dahası TİP’in demokratik yolları kullanması nedeniyle bu siyasal oluşumu burjuvazinin elindeki bir oyuncak olarak nitelendiriyorlardı. MDD’ciler aynı Yöncüler gibi daha çok askeri-bürokratik elite ve köylülere seslenmekte zinde güçler’in öncülüğünde yapılacak bir halk devrimini savunmaktaydılar.


Ozan Örmeci


Hiç yorum yok: